27.04.2024
İslam Hukukunda Sanal Ortam

İslam Hukukunda Sanal Ortam


  • 02 Ocak 2015 Cuma 02:01
  • 667

İslam kukunda; gıybet, iftira,arkadan çekiştirme, alay etme gibi bildiğimiz günahlar sayılır.Günümüzde öyle bir günah işleniyor ki, belki de insanlar bunun ne kadar büyük bir günah olduğunun farkında değiller. Uydum kalabalığa deyip “ herkes yapıyor, ben

“Birbirinizin gıybetini yapmayın.”

Gıybet: Yanımızda olmayan birinin hakkında kötü konuşmaktır. Böyle bir kişi hakkında konuşulunca kendini savunamadığı için ölü gibidir. Yani, iletişimde aleyhinde bir iddiada bulunduğumuz kişi karşımızda hazır bulunması gerekir ki, kendini savunsun. Şimdi, bu sanal ortamlarda kimliğini gizleyerek takma adlarla, kimliği ve yazdıklarıyla ortada olan birine, ağır hakaret etmek, alay etmek, itibarsızlaştırılmaya çalışmak, küçük düşürmeye çalışmak, iftira etmek, kötü zanda bulunmak, ayıbını ortaya dökmeye çalışmak gıybetin farklı bir versiyonudur. Sanal ortamlarda binlerce insanın önünde, kimliği ile ortada olan birini rezil etmeye çalışmak bir Müslümana yakışır mı? Hele de bunlar; hoca, imam ünvanı olan kişilerse? Takma adlarla, kimliği ile ortada olan birine, aleyhinde yorum yazmak haramdır. Bunun çok büyük bir kul hakkı olduğunu, vebale girdiklerini göz önünde bulundurdular mı? Acaba.

Bu tür davranışlar Kur’an’a aykırıdır. Sanal ortamlarda yapılan bu icraatlar İslam Hukukuna ne kadar uyuyor araştırmak lazım.

Kur’an bize, “insanların arasını sulh edin, ıslah edin” diye bağırıyor. Benim Müslümanım takma adlarla, yazılan fikirleri beğenmedim diye dalga geçiyor, alay ediyor, küçük düşürmeye çalışıyor.

Bu mu Müslümanlık?

İslam Hukuku insanların toplandığı her yerde geçerlidir.

“Hocam bu sanal ortamın kuralı bunu kabul etmelisiniz. Bu işler böyle yapacak bir şey yok.” diyebilirsiniz ama bu kurallar yanlıştır, haramdır.

Kuralları biz koyacağız. Ehli küfrün koyduğu kuralları değiştireceğiz. Dünyamızın küçük bir köy haline geldiği, bu internet ortamını nimete çevirmeyi bilmeliyiz. Hiç kimsenin, perde arkasına gizlenerek insanların itibarlarını, şereflerini hafife almaya kimsenin hakkı yoktur. Herkes haddini bilmelidir. “ Emri bil maruf nehyi anilmünkeri” bu ortamlarda daha hızlı ve etkili, bir eğitim yeri olduğunu düşüyorum. Bir hoca sınıfta elli kişiye hitap ederken internet ortamında binlerce kişiye hitap edebiliyor. Ülkeler arasında vizenin olmadığı, dillerin kolayca öğrenildiği, sosyal , siyasal, ekonomik, kültürel etkileşimin hızla yayıldığı bir ortam büyük bir nimet.Bu güzel nimetleri en etkili biçimde kullanarak hayra çevirmeyi bilmeliyiz.

Muhterem Müslüman kardeşlerim! Hatalarımız, kusurlarımız, günahlarımız elbette olacak. Allah “Gafur ve Rahimim” buyuruyor. Af kapısı açık. İletişimlerimizde, Kur’an tabiriyle “Kavli leyyin” yani (yumuşak ve gönül alıcı konuşmak) olmamız tavsiye ediliyor. Bir yerde bir eksiklik gördüğümüz zaman daha dikkatli olsak, eleştirilerde saygıyı elden bırakmasak, hem günaha girmekten kendimizi koruruz, hem de toplumun sulh ve ıslahına katkıda bulunmuş oluruz, farkında olmadan insanları kırmaktan kendimizi korumuş oluruz.

Demek ki; kendimizi bir daha sorgulamalıyız, Müslümanları şuurlandırmak, İslamı sevdirmek, birbirimize olan sevgi, saygımızı nasıl artırabiliriz? Bunun yollarını araştırmalı, daha dikkatli olmalıyız. Hep beraber. İnşaallah